2020’NİN EN POPÜLER 5 COVID-19 EFSANESİ

31 Aralık tarihi ile birlikte dünyamızın Covid-19 virüsüyle olan beraberliği resmi olarak birinci yılını tamamlamış olacak. Umarım bu zoraki birliktelik daha fazla uzamaz ve biran evvel virüs kendi yoluna, bizler de kendi yolumuza gideriz. Elbette tüm iyimserliğime ve aşı konusundaki büyük beklentilere rağmen bu ayrılığın çok yakın bir gelecekte olamayacağını ben de görmekteyim. Tabi bu sıkıntılı süreç uzadıkça hastalığa yönelik söylentiler de artıyor ve adeta dilden dile aktarılan efsanelere dönüşüyor. İşte bu nedenle yılın en popüler 5 Covid-19 efsanesini belirledik. Tabi her efsanenin tabiatı gereği bir miktar doğru barındırdığını da unutmamak gerek. Aşağıdaki başlıklarda doğrunun nerede bittiği ve efsanenin nerede başladığına yönelik karar ise tamamen sizin…

VİRÜSÜ BILL GATES YAYDI

İddiaya göre Microsoft’un kurucusu ABD’li milyarder Bill Gates’in hastalığı yayma sebebi dünya nüfusunu yarı yarıya azaltıp ayaklanma potansiyeli olan yeni düzen karşıtlarını ‘devre dışı’ bırakmaktır. Geçtiğimiz yıllarda da farklı felaketlerde değişik isimleri gündeme getiren bu iddia bizi doğrudan ABD’nin Georgia Eyaleti’nde bulunan “Rehber Taşı” ve üzerinde yazan birbirinden ilgi çekici 10 maddeye götürüyor. Oldukça gizemli bir hikâyesi olan bu anıt felaket boyutunda ölümlerin meydana geldiği her olayın çıkış noktası olarak görülür.

KOYUN

POSTUNA

BÜRÜNMÜŞ

KURT MU?

Gates’e dönecek olursak kendisinin hem kurucu hem de doğrudan icra gücü olarak faaliyet gösterdiği dijital kimlik birliği ID2020 ve aşı örgütü GAVI daha önceleri de geniş kitlelerin yoğun eleştirilerine hedef oldu. Bu eleştiriler bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasından Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) aşı politikalarının Gates tarafından belirlendiği iddialarına kadar uzandı. Ayrıca ID2020 kapsamında herkese aynı kimlik kartı gibi ama dijital teknolojilerle donatılmış bir aşı kartının tanımlanacak olması, insanlara aşı yoluyla mikroçip enjekte edilip sürekli gözetim altında tutulacaklarının öne sürülmesi Covid öncesinde de Gates’e yönelik eleştirilerin başında geliyordu.

VİRÜS BİR LABORATUARDA ÜRETİLDİ

Bir başka iddiada ise virüsün RNA’sında bulunan bir sekansın yalnızca yapay olarak bulunduğu noktaya yerleştirilmiş olabileceği belirtiliyor. Ancak hangi ülkenin ne amaçla bu virüsü geliştirdiği ise belli değil. Hikâyenin ABD versiyonuna göre bu laboratuar elbette Çin’in Wuhan kentinde bulunuyor. Çinlilerin bu virüs yardımıyla tüm insanlığı kendilerine bağımlı kılacağı savunuluyor. Hikâyenin Çin versiyonuna göre ise virüs ABD’de geliştirildi ve aynı bundan önceki virüsler gibi yine kasıtlı olarak Çin’e getirilip harekete geçirildi. Çin’e göre ABD bu adımla Çin’in ekonomik olarak ABD’yi geçmesini geciktirmek istiyor. Son tahminlere göre bu olay 2028’de gerçekleşecek.

5G TEKNOLOJİSİ COVID-19’U TETİKLİYOR

Diğer bir düşünceye göre teknoloji dünyasının yeni iletişim standardı olan 5G’nin Covid-19’un yayılmasında tetikleyici bir rolü bulunuyor. Bunun tam olarak nasıl gerçekleştiği konusunda ise görüşler farklı. Bazıları 5G’nin virüsün bizzat kendisi olduğunu savunurken diğer bir kesim virüsün aslında zararsız olduğunu ancak 5G radyo dalgalarının virüsü salgına çevirdiğini ileri sürüyor. Bu teze örnek olarak ise Afrika Kıtası gösteriliyor. Buna göre Afrika’da ne 5G baz istasyonu var ne de Covid-19 yüzünden ölen.

COVID-19 KURULAN YENİ DÜZENİN MAŞASI

Bu iddiaya göre küresel çapta faaliyet gösteren cemiyet ve çıkar grupları Covid-19’u kullanarak gizli ajandalarını tüm dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. Bunun için pek çok ülkede asker ve polis halka karşı kışkırtılıyor. Ayrıca sosyal hayat ve ekonomiler de tek tek ortadan kaldırılıyor. Böylece dünyanın yönetimi, siyasetçi olmayan, az sayıdaki nüfuzlu insanın kontrolüne geçiyor. Dünya çapında yürürlüğe konan bu devir teslimin adı ise: The Great Reset (Büyük Sıfırlama).

COVID HEP VARDI

Oldukça ilgi çekici diğer bir iddiada ise Covid virüsünün yıllardan beri aramızda olduğu ancak bizim onu yeni kullanıma giren Covid-19 testleriyle fark ettiğimiz vurgulanıyor. Buna göre mevsimsel hastalıklara bağlı ölümler aslında aynı kaldı.  Ama Covid-19 testleriyle bu ölümler arasında yapay bir bağ kurularak korku kulisi oluşturuldu. Diğer yandan bazı ülkelerdeki ölüm rakamlarının da virüsle ilgisinin bulunmadığı, olsa olsa bunun hastanelerdeki aşırı tıbbi müdahale ve gereksiz ilaç kullanımına bağlı olduğu belirtiliyor.