Covid-19 aşıları geliyor, peki bahara normal hayatımıza geri dönebilir miyiz?

Dünyanın Covid-19 ile giriştiği amansız mücadele devam ediyor. Mart ayından bugüne virüs haberi duymadığımız, etrafımızdaki sağlıklı insan çemberinin giderek daraldığına yönelik çeşitli istatistiklerle bombardımana tutulmadığımız neredeyse tek bir gün bile geçiremedik. Ancak geçtiğimiz haftalarda peş peşe gelen aşı haberleri kararmaya başlayan ruh halimizi bir anda aydınlatmaya yetti. Gerek ABD-Alman ortaklığı Pfizer/Biontech ve gerekse ABD’li Moderna şirketleri ayrı ayrı duyurularını yaptıkları aşılarla virüsle mücadelede biran evvel çözüm bekleyen milyonlar hatta milyarlarca insan için bir umut kaynağı oldular.

Covid-19 çok saldırgan bir virüs. Onunla mücadelede kazanan taraf olmak için çok dikkatli ve disiplinli hareket etmek gerekiyor.

Covid-19 için aşı geliştiren şirketler elbette bu üç kuruluşla sınırlı değil. İngiliz-İsveç ortaklığı olan AstraZeneca da kendi geliştirdikleri aşılarıyla ilgili bir basın bülteni yayımladı. Ancak şirketin duyurduğu test metodu ve sonuçlar bilim çevrelerinde ciddi kuşkulara neden oldu. Şirket hisseleri yükseleceklerine yüzde 5’lere varan düşüşler yaşadı. Bunun üzerine şirket yetkilileri standart prosedüre uygun test sonuçlarını en kısa sürede duyuracaklarını açıkladılar. Ancak söz konusu bildiri ne piyasaları ne de bilim çevrelerini tatmin etmeye yetmedi.

COVID-19’UN SONU GELDİ Mİ?

Dünya genelinde çok sayıda şirket en az 200 aşı adayı için büyük bir rekabet içerisinde. Ancak uzun listenin ilk 10 sırasındaki şirketlerin diğerlerine kıyasla daha avantajlı olduğunu belirtmek gerek. Zira bu kuruluşlar aşının onaylanıp üretime geçmeden önceki üçüncü ve son aşamaya gelmeyi başardılar. Bildiğiniz gibi Pfizer/Biontech ve Moderna aşılarının duyurularını yaptı. Şirketlerin açıklamaları çok benzer ve çok ümit verici. Yüzde 95 oranından başarı ihtimali, yan etki neredeyse yok ve seri üretimleri de oldukça kolay. O halde “Yaşasın! Her şey tamam, aşı bulundu Covid 19’un sonu geldi. Gelecek bahara eski hayatımıza geri döneriz”. Bu gerçekten olabilir mi? Hemen “evet” demeyi ben de çok isterdim. Ama korkarım işler, ilaç şirketlerinin rakamlarla zihinlerimize üfürdükleri hayaller kadar kolay olmayacak. Zira aşılanması gereken insan sayısı birkaç ülke ile sınırlı değil.

ÖLÜMÜ GÖRÜP SITMAYA RAZI OLMAK…

Bu da bizi doğrudan bilim dünyasında çok tartışmalı “kitle bağışıklığı” kavramına götürüyor. En iyimser tahmine göre tedavinin başarılı olabilmesi için dünya nüfusunun en az yüzde 60’ının aşılanması gerekiyor. Dünya nüfusunu düz hesap 8 milyar kişi olarak kabul edersek. Bunun yüzde 60’ı 4.8 milyar insan yapar. Her ülke için yeterli miktarda ilaç olsa bile bunca insanı birkaç ay içerisinde aşılayabilmek lojistik olarak imkansıza yakın bir operasyon olur. Ancak bardağın dolu tarafına bakalım. Eğer aşılar şirketlerin vaat ettikleri gibi çıkarsa hastalığın yayılma hızı dünya çapında büyük bir hızla azalacak. Bu da her akşam adeta korku filmi gibi izlediğimiz yükselen vaka ve can kaybı haberlerinin yerini hızla boşalan hastane haberlerine bırakması anlamına gelecek. İşlerin hemen olmasa da yavaş yavaş “yeni normale” dönmesi bile dünya çapında pek çok insanın ruh haline merhem etkisi yapacaktır.

EN İDDİALI İKİ AŞININ ÖZELLİKLERİ
 Pfizer/Biontech Moderna
    
Depolama2-8 Derecede: 5 Gün 2-8 Derecede: 30 Gün
 -80 Derecede: 6 Ay -20 Derecede: 6 Ay
    
  Aşılar 2 dozdan oluşuyor 
İlk doz1. Gün 1. Gün
İkinci doz22. Gün 29. Gün
Etki oranı (%)95 94,5
Kaç kişi test edildi?44000 30000
Doz fiyatı (Tahmin)20$ 10-50$
Aşı tekniğimRNA mRNA
AstraZeneca’nın aşısı bilim çevrelerini henüz tatmin edemediği için tabloda yer almadı.

mRNA NEDİR VE BU TEKNOLOJİYE DAYALI BİR AŞI NASIL ÇALIŞIR?
ÖNCE GELEN KAZANIR

AstraZeneca’nın içerisinde bulunduğu durum aslında şu sıralar tüm ilaç sektörünün yaşadığı ruh halinin kısa bir özeti gibi. Şirketler üretecekleri başarılı bir aşı ile muazzam bir ekonomik başarıya imza atacak. Ayrıca bu başarının sonucunda tüm dünyanın tanıdığı ve uzun yıllar güven duyulacak bir şirket haline gelinecek. Bunlar çok cazip ve tüm riskleri göze almaya değecek hedefler. İşte tam bu noktada da sıradan insanlar için büyük endişeler başlıyor. Zira şirketler ‘Aşı Olimpiyatlarında’ madalyayı ilk takan veya takanlardan olabilmek için normalde 10-15 yılı alacak aşı geliştirme, test etme ve onay alma sürecini birkaç aya sığdırmaya çalışıyor. Bunun sonucunda pek çok alanda felakete neden olabilen aşırı hız ilaç sektöründe de hataları beraberinde getiriyor.

Şirketler test aşamasında ilaçlarını toplamda 30 veya 40 bin kişi üzerinde deniyor. Bu kitle yaş, ırk, cinsiyet gibi pek çok ölçülere göre karma alt gruplara ayrılıyor. Bu grupların yarısına gerçek aşı enjekte edilirken diğer yarısına da boş aşı (Placebo) yapılıyor. Daha sonra test grubu içerisinde hastalığa yakalananların ne kadarının gerçek aşı ve placebo grubuna ait olduğuna bakılıp bir başarı oranı hesaplanıyor. Eğer gerçek aşı olanların grubunda hasta sayısı çoksa ilaç başarısız sayılıyor ve üretim onayı alamıyor. Ancak aşı olanlar arasında hastalık sayısı az ise ilaç onaylanıyor. Bu yollardan başarıyla geçtiklerini belirten Pfizer/Biontech ve Moderna şirketleri hem ABD’de ve hem de AB’de aşılarına kullanım izni almak için başvuruda bulundu.  G20 ülkelerinin neredeyse tamamında bu ayın en geç ikinci haftasından itibaren aşılama operasyonu başlayacak.

AŞI ÜRETİCİLERİNİN CEVAPLAYAMADIĞI SORULAR:

Öncelikle tüm dünya basınının aşı konusunda alıntı yaptığı kaynakların, şirketlerin yayımladıkları basın bültenleri olduğunu unutmayalım. Basın bültenleri doğaları gereği pazarlanan ürünler hakkında yalnızca olumlu bilgiler içerir. Madalyonun diğer yüzü ise bu metinlerde pek yer almaz. Metinlerde yer almayan bu bilgiler ise genellikle asıl önemli olanlardır.

Örneğin…

  • Aşılar enfeksiyonu mu engelliyor yoksa sadece belirtilerini mi azaltıyor?
  • Etki süresi ne kadar?
  • Orta ve uzun vadeli yan etkileri neler?
  • Yaşa göre etki gücü nedir?
  • Çok yaşlı ve/veya farklı hastalıkları bulunan risk gruplarının yan etki riski nedir?

Uzmanlara göre eğer aşılar yalnızca hastalığın belirtilerini azaltıyorsa bu durum ağır vaka sayısında dramatik bir düşüş sağlayarak hastanelerdeki yükü azaltacak. Ancak aşıların hastalığın enfeksiyon etkisini kırma özelliği yoksa, Covid-19 bulaşmaya devam edecek. Diğer bir ifadeyle hastaneler ağır vakalarla dolmayacak ama çok sayıda insan hastalığı kapmaya devam edecek. Yapılan açıklamalara bakılırsa aşının başarılı olması halinde, hastalığa yakalanılsa bile kısa dinlenmelerle sorun atlatılabilecek. Tabi tüm bu değerlendirmelerin eldeki sınırlı veriler ışığında yapılmış birer tahminden ibaret olduğunu unutmamak gerekir. Gerçek test, aşılar milyonlar hatta milyarlarca insan üzerinde denendiğinde anlaşılacak.

Şirketler, gözlemleri devam ettiği için, yan etkilerle ilgili daha detaylı raporlarını önümüzdeki haftalarda açıklayacaklarını duyurdu. Bunların tamamı kısa vadeli yan etkilere yönelik bilgiler olacak. Uzun vadeli etki sonuçlarının ise aşıyı test eden ilk deneklerin 2 yıl izlenmesinin ardından elde edilebileceği belirtiliyor.

TOPTAN ONAY YERİNE ADIM ADIM İLERLEME

Normal zamanlarda ilaç şirketleri yeni bir aşıya yönelik araştırmalarını ‘bir bütün halinde’ tamamlar ve bunları denetleyici kurum ve kuruluşlara gönderirdi. Bu kurum ve kuruluşlar da kendilerine gelen bilgileri yine ‘bir bütün’ halinde inceler ve değerlendirmede bulunurlardı. Uzun yıllar alan (10-15 yıl) bu sürecin sonunda da aşı üretim onayı alır veya alamazdı. Ancak küresel olarak içerisinde bulunduğumuz şartlar yıllar sürecek bu tür bir denetlemeye imkân vermiyor. Bu nedenle şirketler bir bütün halinde test sonuçlarını açıklamak yerine küçük paketler halinde sonuçlarını duyuruyor.

Denetleyici kuruluşlar da nispeten daha küçük olan bu paketleri denetleyerek (Rolling-Review) onay sürecini hızlandırıyor. Bazı bilim çevreleri ise bu prensibin aşıların onay alma sürecini kısaltarak virüsle mücadele de önemli bir avantaj sağladığını kabul ediyor. Ancak aynı çevreler bu hız nedeniyle aşının aceleye getirilmesi ve yan etkilerin detaylı incelenmeme olasılığına karşı da uyarıda bulunuyor.

COVID-19 VACCINES: WHAT WE KNOW SO FAR

Back to normal by spring?


“If you have a very, very highly effective vaccine and we convince most of the people in the country to take the vaccine, we could get back to a degree of normality maybe by the end of 2021” (Dr. Anthony Fauci) 


Özellikle Pfizer/Biontech ve Moderna’nın geliştirdikleri aşıların etki aracı olarak insanın temel hücre yapısını kullanması uzun vadeli yan etki tartışmasını da beraberinde getiriyor. Buradaki uzun vadeden kasıt yıllar ve hatta nesilleri kapsan bir dönem olabilir. mRNA teknolojisine yönelik aşılar bugüne kadar henüz deneysel seviyede oldukları için uzun vade yan etkilerine yönelik bilgiler aslında bu aşıların kullanılmaya başlanmasıyla birlikte izlenmeye başlanacak. Normal şartlarda bu tür bir tedaviye hiçbir ülke birkaç ay içerisinde onay vermezdi. Ancak görünen o ki Covid-19’un tüm dünyayı sarması ve can kaybının hızla yükselmesi ülkeleri sıra dışı adımlar atmaya mecbur kılıyor.

‘Aşı milliyetçiliği’ çözüm sürecini uzatacak

Bu arada çeşitli kuruluşlar aşı süreci ve sonrasına yönelik tahminlerde bulunmaya devam ediyor. Alman Deutsche Bank yayımladığı raporunda bu konuda çeşitli senaryolara dikkat çekti. En iyimser senaryoya göre aşıları diğer ülkelere kıyasla daha çabuk ve yüksek sayıda elde edecek olan gelişmiş ülkelerde düzelme süreci 2021’in ikinci yarısında başlayacak. Aşıları daha geç alabilecek dünyanın geri kalan kısmında ise bu süre 1 yıl daha sarkarak 2022 ve hatta 2023’ün ilk yarısına kadar da uzayabilecek.

Tabi bu senaryoları etkileyen en önemli unsur sadece yeterli sayıda aşının üretilmesi olmayacak. Soğuk zincirinin kırılmadan aşıların taşınması, depolanması ve eğitimli personel tarafında en kısa sürede mümkün olan en çok insana enjekte edilmesi de bu süreyi uzatacak veya kısaltacak. Diğer bir ifadeyle her ülke “aşı lojistiğine” yönelik uzun soluklu planlar hazırlamak zorunda kalacak.

Bazı görüşlere göre kitle bağışıklığı için dünya nüfusunun yüzde 60’ının aşılanması yeterli.

Aşı zorunlu olmayabilir ama…

Deutsche Bank’ın raporunda yer verdiği çok iyimser olmayan bir diğer senaryosu ise daha ilgi çekici bir konuya işaret ediyor. Buna göre başta Avrupalılar olmak üzere gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlarda aşı olma istekliliği yüzde 35 – 53 seviyesinde bulunuyor. Diğer bir ifadeyle gelişmiş ülkelerde insanların önemli bir bölümü Covid-19’un giderek artan tehdidine karşın yine de hemen aşı olma taraftarı değil. Hatta raporda bu rakamın yaz aylarında yapılan kamuoyu araştırmasına kıyasla daha da düşüş eğiliminde olduğuna işaret ediliyor.

Eğer gelişmiş ülkelerde yaşayan bu insanların tavrı baskın çıkar ve aşının da etki süresi 1 yıldan daha kısa olursa gelişmiş ülkelerde de kitle bağışıklığı sekteye uğrayacak ve düzelme süreci 2023’e sarkacak. Raporda yer alan en kötümser senaryoda ise aşı zorunlu hale gelecek ve bu karar dünya genelinde pek çok ülkede sosyal çatışmalara neden olacak. Başta Almanya olmak üzere pekçok AB’li hükümet bu tür çatışmaları önlemek için aşının zorunlu olmayacağını her fırsatta duyuruyor. Ancak aşıyı yasayla zorunlu hale getirmeyen bu tür ülkelerin aşı olmamış insanların iş hayatına geri dönüşlerini, yurtiçi ve dışı seyahatlerini, kalabalık organizasyonlara katılımlarını zorlaştırarak hatta yasaklayarak aşıyı dolaylı olarak zorunlu hale getirmelerinden endişe ediliyor.

İlk aşıyı ABD’li endeksler oldu

Peş peşe gelen ve Covid-19’a karşı etkin koruma vaat eden aşı haberleri küresel borsaları da ateşledi. ABD’nin gösterge endeksi olarak kabul edilen Dow Jones da yaklaşık 9 aylık aranın ardından 30 bin puanlık rekor seviyesine yükseldi. Ülkenin önde gelen diğer borsaları Nasdaq ve S&P 500 de aşı haberinin etkisiyle birlikte çıkışlarını sürdürdü. Ancak söz konusu yükselişler yalnızca ilaç şirketleri ile sınırlı kalmadı. İnsanların sağlık endişesi çekmeden yeniden yaşamaya, tüketmeye devam edebileceği beklentisi bankalardan turizm şirketlerine, eğlence sektörlerinden giyim kuşama hatta otomotiv şirketlerine kadar pek çok şirketin hisselerini tetikledi. Ancak sıra dışı çıkışlar yaşayan şirketlerin başında ise yine aşı konusuyla ilgili kuruluşlar geldi:

  1. Sanayi tipi buzdolabı ve soğuk hava sistemi üreticileri (Carrier Global Corp.)
  2. Bu tür buzdolapları için gerekli olan gaz üreticileri
  3. Aşıların depolanması için olağanüstü soğutma altyapısına sahip geniş depolama alanı sahipleri
  4. Bu depolardaki şartlarda çalışabilecek taşıma, depolama ve denetleme donanımı üreticileri
  5. Kara ve hava lojistik şirketleri (FedEx Corporation, UPS)
  6. Soğuk hava depolama kutuları üreticileri (Trane Technologies)
  7. Bu kutulara entegre edilecek hassas ısı ölçerler (sensörler) ve konum belirleyici (GPS) modül üreticileri
  8. Kuru buz üreticileri (Linde PLC)

Covid 19’la mücadele ilk insanın aşılanmasıyla değil, son insan aşılandığında kazanılmış olacak.

(Aşı kuruluşları)
Photo by Pixabay on Pexels.com
Ekonomiler Covıd 22’ye, Covıd 24’e hazırlanıyor

Covid-19’un etkisiyle adeta bitkisel hayata giren küresel hava taşımacılığı ve özellikle de kargo şirketlerini oldukça avantajlı bir dönem bekliyor. Aşıların tamamının soğuk hava zinciri gerektiriyor olması soğutma sistemi üreticilerine yönelik talebi de artıracak. Ayrıca aşılarda taşıma esnasında kaybı en aza indirmek için hassas sensörlerden yeni nesil yazılımlara kadar pek çok yeni çözüme ihtiyaç duyulacak. Dünyanın mRNA gibi yeni nesil aşılar için taşımacılığından depolanmasına, dağıtımından tek tek insanlara ulaştırılmasına kadar tüm aşamaları kapsayacak yepyeni bir altyapı oluşturması gerekecek. Zira Covid-19’un yerini gelecekte Covid-22 veya Covid-24’e bırakma ihtimali hep gündemde olacak.

Sonuç:

Covid-19’un tüm dünyayı yeniden kasıp kavurmaya başladığı şu sıralar, aşı haberleriyle birlikte o meşhur tünelin sonunda bir ışığın göründüğünü söyleyebiliriz. Ancak yine aynı o meşhur örnekte olduğu gibi gördüğümüz ışığın tünelden çıkış mı yoksa üzerimize gelen bir tren mi olduğunu henüz bilmiyoruz. Bu nedenle halen sadece vaat seviyesinde bulunan aşı haberlerine takılarak kişisel güvenlik önlemlerini ne bugün ne de yakın gelecekte göz ardı etmemeliyiz. Zira aşıların koruyucu özellikleri net olarak anlaşılmadığı sürece maske, mesafe ve temel temizlik kuralları hastalığa karşı sahip olduğumuz yegâne etkin silahlarımız olmaya devam edecek.

Kaynaklar:

https://www.ttb.org.tr/yayin_goster.php?Guid=42ee49a2-fb2d-11ea-abf2-539a0e741e38

https://www.thelancet.com/journals/lanres/article/PIIS2213-2600(20)30555-5/fulltext

https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/vaccines/vaccine-benefits/facts.html

https://www.rki.de/SharedDocs/FAQ/COVID-Impfen/gesamt.html