CES’te gerçeğe dönüş

 

Geride bıraktığımız haftanın en önemli başlıklarından biri hiç şüphesiz ABD’nin Las Vegas kentinde düzenlenen CES (Consumer Electronic Show) teknoloji fuarıydı. Etkinlikte hem bu yıl ve hem de yakın geleceğin dünyasını etkileyecek iki önemli konu, yapay zekâ ve 5G ön plana çıktı. Diğer yandan aynı son 2-3 yılda olduğu gibi bu yıl da CES devrim yerine çok sayıda teknolojik evrime ev sahipliği yaptı. Şirketler işe yarayan, yaramayan pek çok dijital ürün yardımıyla teknoloji hayranlarının ilgisini canlı tutmaya çalıştı ve bunda yine başarılı oldu.

BİR SEKTÖR ŞAŞIRTTI…

Ancak tüm kargaşaya rağmen geçmiş yıllara kıyasla bir sektörün zihinsel bakımdan gelişme gösterdiğini fark ettim: Otomobil üreticileri! Elbette başta Mercedes olmak üzere hala bir dizi şirket fantezi dünyasından çıkma tasarımlarla izleyicileri etkilemeye devam etti. Ancak önceki yıllara kıyasla bu yıl öne çıkan oto konseptlerinde baktığımda direksiyonun geri geldiğini gördüm. Geçen yıllarda tasarımcılar araçların kumanda meselesini tamamen yapay zekâya bıraktıkları için direksiyon veya kokpit gibi detayları ortadan kaldırmıştı. Ancak aradan geçen zaman otonom sürüşün teknik olarak çok pahalı, zorlu ve uzun soluklu bir süreç olacağını gösterdi. Ayrıca aşılması gereken yasal engellerin de mevcut lobi çalışmalarıyla kısa vadede ortadan kaldırılamayacağı görüldü. Bu nedenle şimdilik aklı selim kazandı ve konsept tasarımlarda insan tekrar direksiyona oturdu.

 

AVTR’A DAHA 134 YIL VAR!

Elbette bu kapsamda Mercedes’in tanıttığı Vision AVTR’ı da tamamen defterden silmek istemem. Sonuç olarak Avatar filmi 2154 yılında geçiyor. Yani şirketin tanıttığı aracı seri üretebilmek için daha 134 yıllı var. Olmaz demeyin, rastlantı mı mesaj mı bilmiyorum ama şirketin kurucusu Karl Benz yine bundan tam 134 yıl önce 1886 yılında ünlü tek silindirli ve iki zamanlı motorunu geliştirip bir kasaya yerleştirdi. Bu tasarımına da Motorwagen, yani ‘motorlu araba’ adını verdi ve patentini aldı. O dönemde sokaklarda ‘at arabaları’ vardı. Onun ‘arabası’ ise artık motorluydu. Bu adım (Fransızlar hariç) pek çoklarınca ‘otomobilin’ doğduğu gün olarak kabul edilir. Yani Mercedes’in yeni şeyler için potansiyeli olabilir ancak bunun için öncelikle şirketin tüm Alman otomotiv sektörü gibi mevcut dizel skandalını aşıp müşterilerine karşı yeniden dürüst olmayı öğrenmesi gerekecek. Gelecek ise mutlaka gelecek, ister mevcut markalarla ister onlarsız…

SONY’NİN VİZYONU SAĞLAM

CES salonlarında özellikle otonom sürüşte piyasada olan 2 ve 3’üncü kademeye yönelik araç sistem ve yazılımları tanıtıldı. Bu gelişme otomotiv sektörü için çok iyi bir haber. Zira her yıl olmayacak masallarla kısa süreli şov etkilerinin peşinden koşmaktansa gerçek sonuçlar verecek, gerçek tasarımları görücüye çıkarmak şüphesiz daha mantıklı. Bu kapsamda Sony’e ve tanıttıkları Vision S’e de değinmeden geçmek istemem. Sony dediğiniz zaman aklınıza televizyondan mobil müzik cihazlarına kadar pek çok şey gelebilir ama otomobil kesinlikle bunlardan biri olmaz. Ama bana göre bu yılki CES fuarında boy gösteren oto üreticileri içerisinde ayakları yere basan en sağlam tanıtımı Sony gerçekleştirdi. Neden mi? Anlatayım…

 

MOTOR GÜCÜ ÖNEMİNİ YİTİRECEK

Vision S’in tanıtımı esnasında dikkatimi çeken görücüye çıkan araçtan ziyade Sony CEO’su Kenichiro Yoshida’nın söyledikleri oldu. Aracı şirket olarak ‘mobilite’ alanına getirdikleri önemli bir katkı olarak tanıtan Yoshida, Vision S’i üretebilecekleri gibi araç için gereken parçaları farklı üreticilere sunabileceklerini de söyledi. Şirketten yapılan açıklamada Vision S’in ortak bir çalışmanın sonucu olduğu ve Avusturyalı Magna Steyr, Alman Bosch, Continental, ZF ve Kanadalı Blackberry başta olmak üzere bir dizi şirketle işbirliği yapıldığı duyuruldu. Bu sunum ve açıklamalar aslında daha yeni şekillenen akıllı ve elektrikli araç sektörünün nasıl yapılanacağının da kısa bir özeti gibi. Evet, bugün de oto üreticileri pek çok ortakla modellerini üretiyor ancak günümüzde tüm dikkatler öncelikli olarak araçların motor gücü ve tasarımında. Ancak Sony CEO’su Yoshida gibi pek çok profesyonelin değindiği gibi geleceğin otomobilinde ise dikkatler artık aracın küresel iletişim ağına ne kadar uyumlu olduğu, kullandığı yazılımın ‘zekâ’ seviyesi ve bu yazılımın topladığı kullanıcı verilerinin katma değerli kullanımı üzerinde yoğunlaşacak.

 

BEKLENMEDİK OYUNCULAR GELECEK

Elbette bu aracın da yine kasası, boyası, yürüyen aksamı gibi diğer parçaları olacak ve bunlar da yine kısmen geleneksel yöntemlerle üretilecek. Ancak bu yöntemin yani tıkır tıkır çalışan bir tedarik zincirinin kurulmasının ne kadar zor olduğunu Tesla’nın Model 3 örneğinde görüyoruz. Zaten hem elektrikli hem de akıllı bir araç üretmek o kadar kolay olsaydı, hem nakit hem de kullanıcı verisi zengini Google ve Apple gibi şirketler sokakları kendi otomobilleri ile çoktan doldurmuş olurdu. Sony örneğinde olduğu gibi oto sektörüyle doğrudan ilgili olmasa da bu tedarik zincirini kurabilen ve oluşacak platforma katkı sağlayabilecek çok farklı şirketler de akıllı oto alanında söz sahibi olabilir. Diğer bir ifadeyle yeni dönemin oto şirketleri giderek artan AR-GE harcamaları ve rekabet baskısı nedeniyle en iyi oldukları alanda katkı sağlayıp aracın diğer bölümleri konusunda ise ‘en iyi’ olanlarla ortaklık içerisinde çalışmayı tercih edecek.

SENSÖRLER OLMAZSA OLMAZ

Bu açıdan bakıldığında Sony CEO’su Yoshida’ın, CES’te Vision S sahneye çıkar çıkmaz neden hemen aracın 33 tane sensörünün olduğunu söylemesinin de rastlantı olmadığı anlaşılıyor. Zira şirket küresel görüntü sensörü sektörüne yüzde 26.7’lik bir payla liderlik ediyor. Otomobillere yönelik görüntüleme sensörü alanında da Sony halen beşinci sırada yer alıyor. Diğer bir ifadeyle şirket CES’te Vision S’i tanıtarak bu otomobili yapıp satmaktan ziyade aslında mobilite alanına nasıl katkı sağlayabileceğini göstermiş oldu.

CES 2022 BİZDEN KONUŞSUN

Küresel otomotiv sektöründe kartlar yeniden karıştırılırken Türkiye’nin otomobili TOGG’un  (Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu) da CES’te kendinden söz ettirmesi olumlu bir adım oldu. Ayrıca gazeteci dostum Timur Sırt’ın projenin CEO’su Gürcan Karakaş’la CES’te yaptığı röportaj da Türkiye’nin otomobiline olan beklentimi biraz daha artırdı. Karakaş’ın projeye yönelik heyecanını yaptığı açıklamalarından anlamak mümkün. Ancak böyle büyük bir projenin başarısı için şüphesiz heyecandan çok daha fazlası gerekecek. Kendisinin özellikle Elon Musk’ın Tesla yatırımında yaşadıklarından gerekli dersleri çıkardığını düşünüyorum. Başarı için Karakaş’ın akla gelebilecek en büyük orkestranın şefi gibi tüm unsurları kusursuza yakın bir hassasiyetle ve uzun yıllar yönetmesi gerekecek. Günlük siyaset bu konuya ne kadar destek veya köstek olur bilemem ama ben kişisel olarak fazla değil, iki yıl sonra Karakaş’ın aynı geçtiğimiz günlerde Sony CEO’sunun Vision S’ini tanıttığı gibi CES 2022’de Türkiye’nin otomobilini tanıtıp, başarı hikâyesini anlatmasını isterim. Şimdiden kolay gelsin…