Akıllı telefon satışları tarihinde ilk defa geriledi. Kullanıcılar yeni telefonların niteliklerini ödedikleri rekor fiyatların karşılığı olarak görmüyor. Bu nedenle eski telefonlarının ‘yeterince iyi’ olduğu düşünen AB’liler kıta genelinde telefon değişim sürelerini 29 aya çıkardı
Mobil telefon sektörünü oluşmaya başladığı ilk yıllardan beri takip edenler fark etmiştir. Geçmişte cep telefonlarına yönelik fuarlarda ‘yeni’ ürünler tanıtıldığında ortaya çıkan tasarımlar da gerçekten yeni olurdu. Biçim, renk, kalınlık, incelik, büyüklük gibi pek çok unsur her etkinlikte telefonları büyük ölçüde değiştirir ve bu şekilde cihazlara yönelik ilginin sürekli canlı kalmasına neden olurdu. Tabi aradan geçen 20 seneyle birlikte sadece cihazlar değil kullanıcılar ve kullanıcıların beklentilerinin de değiştiğini kabul etmek gerekir. Ancak mobil cihazların son 4-5 seneden beri yeteneklerinin sürekli artmasına rağmen görünüşlerinin adeta kopya gibi birbirine benzemesi kullanıcıların canını sıkmaya başladı.
GİRİŞİ SEVİYESİ DE YETERLİ
Bu can sıkıntısı rakamlara da yansıdı. Gartner’ın yaptığı araştırmaya göre 2017’nin son çeyreğinde küresel akıllı telefon satışları ilk defa yüzde 5.6 oranında düştü. 2016’nın son çeyreğinde dünya çapında satılan akıllı telefon sayısı 430 milyon seviyesindeydi. Bu rakam 2017’nin son çeyreğinde 410 milyon olarak gerçekleşerek tarihinde ilk defa gerilemiş oldu. Gerilemeye gerekçe olarak ise fiyat performans ilişkisi gösterildi. Diğer bir ifadeyle kullanıcılar yeni ürünlerin niteliklerini, ödedikleri rekor fiyatların karşılığı olarak görmüyor. AB ülkelerinde yapılan bir araştırmada ortalama bir cep telefonu sahibinin cihazını yaklaşık 22-29 ay kullandığını ortaya koydu. Bu değişime neden olan elbette pek çok gerekçe var ancak bunların en önemlisine ‘Yeterince iyi’ durumu deniyor. Yani kullanıcıların kullandıkları mevcut telefonun temel ihtiyaçlarına cevap vermekte yeterli olduğu düşüncesi. Bunda giriş ve orta sınıf cihazların da artık üst düzey teknolojilere sahip olmasının yanı sıra yeni çıkan telefonların değişim için yeterince ikna edici olamadıkları gerçeği de etkili oluyor.
‘BÜYÜK OYUN’ YENİ BAŞLIYOR
Yıllar yılı peş peşe yaşanan devrimlerle ilgi çeken sektörün artık sürekli evrim geçirmiş cihazlarla dikkat çekme çabası bu yıl Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’ne (MWC) de damgasını vurdu. Sektörün en yeni ve çarpıcı ürünlerinin dış görünüşten ziyade iç güzelliklere yönelmesi de bu trendin doğal sonucu. Uzmanlar yaptıkları açıklamada artık cihazların sadece görüntü değil her yıl bir dizi yeni teknik özelliklerle donatılmasının da artık ikna edici olmadığına işaret ederek, “Artık telefonların değeri bizimle birlikteyken yaptıklarıyla değil, yanımızda olmadıkları zamanlarda bizim adımıza yaptıklarıyla ölçülecek” diyor. Bu noktada söz edilen konu elbette yapay zekâ ve bu teknoloji üzerine yazılacak yeni uygulamalar. Yapay zeka ile sadece cep telefonu dünyasında değil insanlık tarihinde de yeni bir sayfanın açılacağından şüphe yok. Kullanıcılar ise henüz bu değişimin nedenli kökten olacağının farkında değil. Şirketler ise farkında ve oldukça endişeli. Onların tahmin edemedikleri konu ise bu döneme hangi şirket veya şirketlerin liderlik edeceği. Aynı geçmişte olduğu gibi günümüzün de önde gelen pek çok teknoloji şirketi geleceğin ‘büyük oyununda’ söz sahibi olamayacak. Diğer bir ifadeyle rekabet artık sadece cep telefonu satmakla sınırlı değil, bahisler artık bunun çok daha yükseğine oynanıyor.
Aynı süreci PC’ler de yaşamıştı ve…
- 2016’nın son çeyreğinde dünya çapında satılan akıllı telefon sayısı 430 milyon seviyesindeydi.
- Bu rakam 2017’nin son çeyreğinde 410 milyon olarak gerçekleşerek tarihinde ilk defa geriledi.
- Bu gerileme Apple ve Samsung gibi markaların en yeni ve iddialı ürünlerini tanıtmalarına rağmen gerçekleşmesi sektörün geleceği için önemli bir işaret olarak kabul edildi.
- Kullanıcıların cep telefonlarına olan ilgileri azalmadı. Tam tersine cepler artık insanların hayatının bir parçası hatta ailenin bir üyesi oldu.
- Bu da kullanıcıların tamamının değilse de önemli bir bölümünün artık telefonlarını statü aracı olarak görmeyip gerçekten kullanmaya başladığı anlamına geliyor.
- AB ülkelerinde yapılan bir araştırmada ortalama bir cep telefonu sahibinin cihazını 22-29 ay kullandığını ortaya koydu.
- Diğer bir ifadeyle ‘her yıl en yenisini al’ trendinin artık geçerli olamadığı anlaşılıyor. Bu değişime neden olan diğer gelişme ise giriş ve orta sınıf cihazların da artık üst düzey teknolojilere sahip olması.
- Ayrıca kullanıcıların eski telefonlarında da hâlâ aradıklarını bulması ve yeni cihazların yeterince yaratıcı olamaması yeni cihaz alım sürelerini uzatıyor.
- ‘Yeterince iyi’ trendi olarak nitelendirilen bu gelişme 1990’lı yılların ikinci yarısında masaüstü bilgisayar sektörünü de etkilemişti.
- O dönemde hızla gelişen masaüstü bilgisayarlarının teknik özellikleri her yıl yeni cihaz alımlarını gereksiz hale getirdi. Bunun sonucunda PC satışları hızla düştü.
- Bilgisayar sektörünün yeniden toparlanması, dizüstü bilgisayarlarının gündeme gelmesiyle yaşandı. Ancak PC’ler için hayat bir daha eskisi gibi olmadı.
- Bir süre sonra dizüstü kullanıcılarının da ‘sahip olduğum cihaz yeterince iyi’ trendine girmesi sektörde satışları vurdu. Günümüz dizüstü bilgisayarları ise daha çok tasarım özellikleriyle müşteri bulmaya çalışıyor.
- Cep telefonu üreticileri de baş gösteren talep azalmasına bir şekilde yanıt vermesi gerekecek.
- Üreticiler telefonları akıllı ev sistemi ve nesnelerin interneti (IoT) dünyasının merkezine oturtarak çok yönlü bir kumanda merkezi halen getirmeyi planlıyor.
- Bu planı hayata geçirmenin yolu ise yapay zekâdan geçecek. Yapay zekânın kullanıcıya ‘gerçekten de önemli bir özellik’ olarak kabul ettirilmesi ise çok kolay olmayacakmış gibi görünüyor.
Gelecek cihazları satanların değil onları konuşturanların olacak
- Yakın gelecekte sesli asistanların teknoloji dünyasındaki hâkimiyetinin başlamasıyla akıllı telefonların önemi büyük oranda azalacak.
- Amazon ve Google başta olmak üzere bir avuç şirket yıllar içerisinde topladıkları büyük miktarda kullanıcı bilgisiyle yepyeni bir iletişim ve sanal dünya kuracak.
- Bu dünyada nesnelerle iletişime geçmek için insanlar akıllı telefonu değil sadece seslerini kullanacak.
- Bu cihazların ilk örnekleri Amazon’un ‘Echo’, Google’ın ‘GoogleHome’ ve Apple’ın HomePod’u olarak kullanıma girdi bile.
- Oyunun kurallarını değiştiren özellik ise ürünlerde değil ürünlerin içerisindeki yapay zekâ yazılımlarında gizli.
- Amazon’un Alexa, Google’ın Google Assistant ve Apple’ın da Siri yazılımları geleceğin sanal ve gerçek dünyasını şekillendirmeye aday.
- Ancak görünen o ki bu yarış Alexa ve Google arasında geçecek.
- Buna gerekçe olarak ise şirketlerin konuya yaklaşımlarında farklılıklar gösterilebilir.
- Apple’da HomePod tasarım ve ses kalitesiyle ön plana çıkarken Amazon ve Google’da tüm dikkatler öğrenme yeteneği olan yazılımda.
- Apple gelirinin neredeyse tamamını iPhone başta olmak üzere donanımdan elde ediyor. Amazon ve Google ise kullanıcı bilgisini paraya çeviriyor.
- Apple’ın yapay zekâ yazılımı Siri büyük ölçüde Apple ürünlerinde kullanılırken Amazon ve Google’ın yazılımları beyaz eşyadan televizyonlara, küçük ev aletlerinden akıllı ev donanımlara kadar pek çok cihazın içerisinde yer almaya başladı bile.
- Akıllı otomobil konusunda ise tarafların hepsinin üstesinden gelmeleri gereken daha pek çok sorun var.
- Özetlemek gerekirse: Doğru karar veren bir yapay zekâ yazılımı için devasa miktarda bilginin akışı ve işlenmesi gerekiyor. Bunu yaklaşık 20 yıldan beri aralıksız ve dünya çapında yapan Amazon ve Google’ın avantajı çok büyük.
- Apple’ın sahibi olduğu AppleStore ve kullanıcılarına sattığı cihazlar üzerinden elde ettiği kullanıcı ve çevre bilgisi ise sadece sadık müşterilerinin sayısıyla sınırlı.
- Gelecek bugün olduğu gibi büyük miktarda cihaz satanların değil, bu cihazları hem kullanıcılarla hem de kendi aralarında konuşturmayı başaranların olacak.