Paylaştıkça batıyoruz, battıkça zengin ediyoruz

Dünyanın en popüler sosyal medya sitesi Facebook, ABD başkanlık yarışında seçmenleri yönlendirdiği suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Facebook’un başkan adaylarından Donald Trump’a desteğe yönelik tartışmalara kendisine ait platformlarda (Messenger, Instagram ve WhatsApp) daha fazla yer verdiği ileri sürüldü. İddialara yanıt veren Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg ise manipülasyonlara yönelik haberlerin asılsız olduğunu belirterek, “Bunların ciddi olarak dile getirilmesi bile çılgınlık” dedi. Diğer yandan Facebook’un elindeki kullanıcı bilgilerinin farklı şirketler tarafından sigorta poliçelerinin oluşturulmasından işe almadan önce adayların şeffaflaştırılmasına kadar hem özel hem de iş hayatında geniş çaplı olarak kullanıldığı da belirtiliyor.

FACEBOOK MERCEDES’İ NEREDEYSE 5’E KATLADI

Facebook’un dünya çapında 1.7 milyar aktif kullanıcısı bulunuyor. Sosyal medyanın tamamına baktığımızda ise küresel olarak 2.5 milyarlık bir insan kitlesi karşımıza çıkıyor. Bu kullanıcılar fotoğraftan videoya, mesajdan sesli konuşmaya kadar her gün milyonlarca gigabyte veri üretiyor. Kullanıcı bilgisi denilen bu pastanın büyük bölümü son derece kişisel bilgilerden oluşuyor. Ticari şirketlerden gizli servislere kadar herkesin peşinde olduğu bu verilerin değeri ise trilyon dolarlarla ölçülüyor. Zira bu verilerle cinsiyet, etnik kimlik, sağlık durumu, medeni hal, alışveriş alışkanlıkları ve temel karakter özellikleri başta olmak üzere bir insan hakkında 3 binden fazla bilgiye ulaşılabilme imkanı sağlıyor. Elbette bu verileri toplayan, depolayan ve işleyen şirketlerin piyasa değerleri de buna paralel yüzlerce milyar dolara ulaşıyor. Örneğin henüz 12 yaşında olan Facebook’un piyasa değeri 343 milyar dolar seviyesindeyken yaklaşık 100 yıllık Alman otomobil markası Mercedes’in bağlı olduğu Daimler’in piyasa değeri 75 milyar dolarda kalıyor. Neredeyse 20 yıldır internetteki arama geçmişimizi kaydeden Google’a baktığımızda ise bu piyasa değeri 493 milyar dolara yükseliyor. Bu aşamada kıyaslama bakımından Türkiye’nin 2015 yılı gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) 720 milyar dolar olduğunu hatırlatmak isterim.

GÖZETLEME KAPİTALİZMİ YAYILIYOR

İşin asıl kötü yanı ise gündeme gelen manipülasyon olaylarının sadece Facebook ile sınırlı olmaması. Sosyal medya adı altında paketlenip insanlara sunulan uygulamalar kullanıcıların aleyhine işleyen büyük bir takip, gözetleme ve aktif pazarlama sistemine dönüşmeye başladı. Gelişmelere karşı kayıtsız kalan kullanıcılar ise bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin her geçen gün biraz daha cüretkâr davranmalarına neden oluyor. Takip ve izleme Kapitalizmi olarak da adlandırabileceğimiz bu iş modeli insanlar ve çevre hakkında olabildiğince çok veri toplamayı amaçlıyor. Elde edilen verilerin analiziyle ortaya çıkan bilgi altın değerinde olduğu için bunu elde eden şirketlerin kârları da rekor seviyelere ulaşıyor. Gözetleme Kapitalizmi’nin yıldızları olan bu şirketler elde ettikleri kullanıcı bilgileri yardımıyla piyasada olmayan yepyeni ve daha da fazla gözetlemeyi destekleyen ürünler geliştirirken güçlerine güç katıyor. Bu güç odaklanmasıyla şirketler bireysel hak ve özgürlükleri geliştirdikleri her yeni ürünle birlikte biraz daha göz ardı ederken başta özgürlük ve bağımsızlık gibi en temel haklarımız da adım adım ortadan kaldırılıyor. Ancak tüm bu adımlar son derece şık ve konforlu bir şekilde atıldığı için kullanıcılar değil olayın farkında olmak tam tersine, “Sosyal medya olmazsa yaşayamam” sloganlarıyla data ahtapotlarını daha da motive ediyor.

KAPİTALİZMDE HİÇBİR ŞEY BEDAVA OLMADI VE OLMAYACAK

Tabi bu arada sanal dünyanın teknolojik olarak çok da ucuz bir ortam olmadığını belirtmek gerek. İnternetin dünya çapında ayakta tutulması ve kapsama alanının gelişmesi milyarlarca dolarlık devasa altyapı yatırımları gerektiriyor. Bu alanda küresel çapta faaliyet gösteren sosyal medya şirketlerinin de sadece günlük elektrik faturaları bile milyonlarca dolar seviyesinde. Ayrıca bu sistemleri tasarlayan ve çalışmalarını sağlayan elemanlar da halen bu sektörde dünyanın en yüksek maaşla çalışan personeli durumunda. Peki tüm bu internet ve sosyal medya ortamı bu kadar pahalı bir girişimken nasıl oluyor da bizler elimiz kolumuzu sallaya sallaya internete girip tüm o parlak ve eğlenceli sosyal medya hizmetlerini ‘bedava’ kullanabiliyoruz? Bu teknolojik değirmene suyu kimin taşıdığını merak ediyorsanız aynaya bakın. Tüm işleyişin sponsorunu göreceksiniz. Hayatının detaylarını paylaştıkça batan, kendisi battıkça başkalarını zengin eden ana sponsoru…