İnternet dünyası 20 yıl önce verdiği sözleri tutamadı Küresel eşitsizliğe dijital uçurum da eklendi

Dijital dünyanın başarı hikayesine rağmen gerçek dünyanın yüzde 60’ı hala internetin dışında. Sektör 20 yıl önce verdiği iddialı sözlerin hiçbirini yerine getiremedi. Mevcut küresel eşitsizliğe şimdi bir de dijital uçurum eklendi. Ve uçurum her geçen saniye biraz daha derinleşiyor…

Dijital teknolojilerin küresel çaptaki başarı hikayesi devam ediyor. Bu alanda yeni bir gelişme, yeni bir hizmet veya ürünün hayatımıza girip yaşam tarzımızı değiştirmediği bir gün nereyse yaşanmıyor. Bu gelişimin ana taşıyıcıları ise internet ve cep telefonu kullanımı. Bu iki teknoloji çevresinde özellikle son 20 yıl içerisinde sadece yepyeni bir sanayi oluşmakla kalmadı aynı zamanda yaşam tarzımızda geri dönüşü olmayacak şekilde değişti. Peki bu gelişmeleri nasıl değerlendirmemiz gerekir? Özellikle sosyal medyanın da devreye girmesiyle birlikte son 10 yılda yaşanan değişim süreci ve bunun dünya üzerindeki hayata yönelik etkilerinin farkında mıyız? Eldeki son veriler ve son yıllarda dünya çapında bu teknolojilerin neden olduğu olayları göz önünde bulundurduğumuzda iyimserliğe çok fazla yer kalmıyor. Özellikle iletişim teknolojilerine yönelik altyapıları zayıf olan ülkelerin dijital uçuruma yuvarlanmaları ve bir bütün halinde kaybedenler sınıfına girmeleri büyük bir hayal kırıklığı. Oysa internet ve cep telefonlarının hayatımıza girmeye başladığı 20 yıl öncesine geri döndüğümüzde bize vaat edilen dünyanın bugünkünden çok farklı olduğunu yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. Peki ters giden neydi?

GÜNÜMÜZ DÜNYASI ÇOK FARKLI

Her şeyden önce 1990’ların ortasına gelindiğinde ortaya çıkan yeni iletişim teknolojileri çok idealize edildiği için tutulması neredeyse imkansız olan sözler verildi: Yepyeni iş alanları oluşacak, üretimde verimlilik artacak ve kişisel gelirler yükselecek, bilgi dünya çapında sınırsızca yayılacak, özgür ve bağımsız düşünce gelişecek ve beni kişisel olarak en çok heveslendirmiş olan vaat: Artık işlerimizi sadece ofis ortamında değil her yerden yapabileceğimiz için zamanı verimli kullanıp kendimize daha fazla zaman ayırabileceğiz. Ancak aradan geçen zamanla birlikte kucağımızda bulduğumuz dünya vaat edilenden çok daha farklı oldu. İnternet kısa bir süre içerisinde fikirlerin özgürce dolaştığı bir yer olmaktan çıkarak Google, Amazon ve Facebook gibi dev şirketlerin oyun sahası haline geldi.

DUVARLAR YÜKSELİYOR

Her şirket kendi ekosistemini yaratarak kullanıcılarını ve onlardan elde ettiği kişisel bilgileri başkalarıyla paylaşmamak için kurduğu sistemin çevresine yüksek duvarlar ördü. Özgür beyinler yerine bağımlı müritler yetiştiren bu sistem daha işin başında projeyi sabote etti. Ancak internet halihazırda gerek ticari ve gerekse siyasi nedenlerden büyük bir takip ve sınıflandırma mekanizmasına dönüşmüş olsa da hala olumlu etkileri de yok değil. Dünyanın en geri kalmış ülkelerinde yaşıyor olmasına rağmen girişimcilik yeteneği ve bir miktar da internet bağlantısıyla çok sayıda insanın geçtiğimiz 10-20 yıl içerisinde dikkat çekici başarı hikayeleri yazabildiğini gördük. Aynı dönemde, kapatılması mümkün olmayan bir dijital uçurumun oluşması ise yapılan vaatler arasında yoktu. 

HIZIN KADAR GLOBALSİN

Dünya Bankası’nın hazırladığı son rapora göre internetin 20 yıllık geçmişine rağmen dünya çapında kullanım oranı hala 3.2 milyar seviyesinde. Diğer bir ifadeyle dünya nüfusunun yüzde 60’ı hala internetle tanışmadı. Hızlı internette ise durum daha da kötü. Bu hizmetten dünya üzerinde faydalanan insan sayısı yalnızca 1.1 milyar ve bu kullanıcıların neredeyse tamamı da gelişmiş ülkelerde yaşıyor. Dünya Bankası’nın raporuna göre dijital altyapısını en yeni tutabilen ülkeler dijital yarışta öne çıkıyor. ‘Dijital Uçurum’ olarak adlandırılan bu olumsuzluk ise dünya üzerinde zaten var olan sosyoekonomik adaletsizliğin daha da derinleşmesine neden oluyor.

Dijital altyapısı iyi olan ülkeler bu teknolojinin getirdiği fırsatları tam anlamıyla kullanırken yetersiz altyapı kullanan ülkeler ekonomik fırsatlar bakımından daha da geriye atılıyor. Bu durum ise dijital ekonominin vaat ettiği yeni iş alanları ve artan büyüme rakamlarını sadece sınırlı sayıda ülke için mümkün kılıyor. Geride kalanlar ise yeni iş alanlarından faydalanamadıkları gibi hizmet sektörünün de dijitalleşmesiyle mevcut iş imkanlarını da kaybediyor. Her ne kadar dijital teknolojiler hayatımızda işe yarayan değişikliklere neden olduysa da küresel eşitsizliği ortadan kaldırma iddiasında çok başarısız oldu. Kaybedenler sınıfını azaltmak yerine daha da genişletmesi ise asıl büyük hayal kırıklığı.

 İnternet çağının vaatleri nelerdi?

  • Özgürlük ve açıklık getirecek
  • Bilgi serbestçe hareket edecek
  • Küresel eşitsizlikler yok olacak
  • İşletişim sınırları kalkacak
  • Gerçek hayattaki baskılar olmayacak
  • İnterneti kimse kontrol etmeyecek
  • Ticaret çok kolay hale gelecek
  • Kendimize ayıracak çok zamanımız olacak

 Peki bu vaatlerin ne kadarı gerçek oldu?

  • Özgürlük ve açıklık yerine kapalı sistemler (Facebook, Twitter vs.) interneti parselledi.
  • Bilgi serbestçe değil bilgiyi taşıyan servislerin süzgecinden geçerek geliyor.
  • Teknik altyapının yetersizliği dijital uçurum ve küresel adaletsizliği daha da körükledi.
  • İletişim kanalları google, whatsApp ve twitter gibi az sayıda hizmetin sınırları içerisinde kaldı.
  • İnternet gizli servis ve reklam şirketlerinin bilgi toplama alanı haline geldi.
  • Aşırı erişim ve gereksiz uyarılma kullanıcıları, kullanıcı olmaktan çıkarıp içerik bağımlısı haline getirdi.