ABD Senatosu geçtiğimiz günlerde kabul ettiği bir yasayla özel şirketlere uzayda madencilik yapma hakkı tanıdı. Yasanın Temsilciler Meclisi ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından da onaylanması halinde uzayın özelleştirilmesine yönelik önemli bir adım atılmış olacak. ‘Space Act of 2015’ adını taşıyan yasayla birlikte devlet, özel şirketlere uzayın keşfine yönelik çalışmalarında fazla ayak bağı olmayacağının işaretini verirken ticari açıdan büyük öneme sahip uzay madenciliği konusunda da sorun çıkarmayacağını duyurmuş oldu. Böylece başta asteroitler olmak üzere gezegenlerde bulunan madenlerin özel şirketler tarafından çıkarılması, işlenmesi, taşınması, kullanılması ve satılması yasallık kazanacak.
“Kimin malını kime satıyorsun?”
Özel şirketler yasanın yürürlüğe girmesiyle uzayın keşfi için yepyeni bir dönemin başlayacağına işaret ederek bu dönemin coğrafi keşifler gibi dünya üzerindeki hayatı da tamamen değiştireceğini ileri sürdü. Ancak konuyla ilgili olarak yapılan yorumların hepsi de olumlu olmadı. Uzay alanında faaliyetlerde bulunan şirketlere danışmanlık hizmeti veren Space Law and Policy Solutions’tan yapılan açıklamada ABD’nin kendisine ait olmayan dünya harici ortamlarla ilgili olarak karar almaya hazırlanmasının herhangi bir yasal bir dayanağının olmadığı belirtildi.
Avrupa yarışta bir adım önde…
ABD’nin uzaya yönelik almaya çalıştığı bu kararının ardında ise Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) tam bir sene önce Rosetta uzay aracı ile elde ettiği büyük başarının yarattığı endişeler yatıyor. Rosetta taşıdığı Philae isimli uzay aracını 12 Kasım 2014’te Çuryumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızının üzerine indirerek pek çok alanda ilklere imza atarak tarihe geçti. Bu başarıyla Avrupalılar uzay yarışında ABD’ye sadece beklenmedik bir malubiyet yaşatmakla kalmamış aynı zamanda da asteroit madenciliğinin mümkün olabileceğini de göstermiş oldu. Bu alanın yatırımcılara vaat ettiği kazanç ise akıllara zarar seviyede. Yapılan araştırmalar 9 bin asteroitin dünya ya yakın yörüngelerde bulunduğunu gösteriyor. Bu uzay cisimlerinin taşıdıkları bilinen ve bilinmeyen değerli madenlerin toplam değerinin ise 40 katrilyon dolar (40.000.000.000.000.000 dolar) seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. 2014 rakamlarıyla tüm dünya ekonomilerinin toplam GSYH’sının 80 trilyon dolar olduğu düşünülürse asteroitlerin macera seven girişimcilere sınırsız bir servet vaat ettiği görülüyor.
Amaç uzayda hayat
Diğer yandan ABD Uzay Ajansı (NASA) da geleceğin uzay madencilerini teşvik etmek için daha şimdiden kesenin ağzını açmış durumda. Kuruluş gelecek 20 yıl içerisinde, uzayda asteroitlerin yakalanması ve bünyelerindeki madenlerin işlenmesine yönelik projeleri desteklemek için 17.8 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. Bu arada özel sektör de boş durmuyor. Ortakları arasında Google’ın kurucularından Larry Page ve Hollywood’un ünlü yönetmenlerinden James Cameron’un da bulunduğu Planetary Resources (Gezgen Kaynakları) 2020’de kendi araçlarıyla ilk asteroitlerini yakalamayı planlıyor. Uzay madenciliğinin nihai hedefi olarak ise dünya haricinde yaşam için gerekli duyulan kaynak ihtiyacını karşılamak olduğu belirtiliyor.
ASTEROİTİ YAKALAYIP
AY’A GÖTÜRECEKLER
Uzay’da madencilik sektörü dört farklı aşamada gerçekleşecek. İlk aşamada asteroitin üzerine inilerek çevreyle ilgili bilgi edinilecek. Bu aşama Rosetta ile hayata geçti. İkinci aşamada asteroitten büyükçe bir parça alınarak dünyaya getirilecek. Üçüncü aşamada ise asteroit yörüngesinden çıkarılarak istenilen bir noktaya getirilecek. 2050’de gerçekleşecek son aşamada ise küçük bir asteroit uzay aracıyla yakalanarak Ay’ın yörüngesine çekilecek.
Madenler doğrudan asteroitlerin
üzerinde kurulacak tesiste işlenecek
Asteroitlerden maden çıkarma konusunda yatırım yapmak isteyen şirketler yalnızca bilim kurgu filmlerinde görülebilecek planlar hazırlamak zorunda. Gelecek yıllarda ortaya çıkacak yeni teknolojilerle asteroitlerin yörüngeleri değiştirilse bile onları dünyaya getirmek iyi biri fikir olmayacak. Zira küçük olanlar atmosfere girdikleri anda saatte 22 bin kilometre hızla hareket edecekleri için sürtünmeyle yok olacak. Büyükler ise atmosferde erimese bile yüzeye çarpma anında küresel bir felakete yol açabileceği için dünyaya indirilemeyecek. Bu nedenle madenci şirketler asteroitleri önce Ay’ın yörüngesine çekip sonrada doğrudan asteroitin üzerinde üretim tesisi kuracak. İşlenmiş maden ise gerektiğinde uzay aracıyla dünyaya veya istenen bir yere taşınabilecek.
Uzayda benzin
istasyonları
kurulacak
Girişimciler bazı asteroitlerin hem su hem de karbon içerdiğini belirledi. Eğer bu tür bir asteroit yakalanıp su ve karbon elde edilirse bu karışımdan roket yakıtı da üretmek mümkün olacak. Yatırımcılar bu yolla uzayda benzin istasyonları kurarak Mars ve daha uzak gezegenlere yolculuk için gerekli yakıt ve su ihtiyacını karşılamayı planlıyor. Yakıt halen uzaya çıkan araçların taşıdığı yükün yüzde 90’ını oluşturuyor.
1 litre suyun
uzaya çıkışı
20 bin dolar!
İnsanların uzayda kalıcı olarak yerleşke kurabilmeleri için gereken en önemli ihtiyaçların başında su geliyor. Halen dünyadan Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) 1 litre suyu taşımanın maliyeti 20 bin doları buluyor. İstasyonda yılda ortalama tüketilen 300 litre suyun ESA’ya maliyeti ise tam 6 milyon dolar. Oysa su içeren ve sadece 500 metre uzunluğunda bir asteroidin uzayda ISS benzeri bir uzay istasyonunun yüzlerce yıllık su ve oksijen ihtiyacını karşılayabileceği belirtiliyor.
Mahmut Sancak