CRISPR-Cas9 veya geri dönüşü olmayan son sınırın aşılması

Çinli bilim insanları tüm ahlaki endişelere rağmen dünyada ilk defa bir insan embriyonunun DNA yapısını değiştirdi. Uygulanan ‘CRISPR-Cas9’ yöntemi insanlığı tüm hastalıklardan koruyacağı gibi gezegendeki tüm hayatı da yok edebilir

Genetik dünyasında yaşanan gelişmeler ilgi çekici olduğu kadar tüyler ürpertici de olabiliyor. Geçtiğimiz günlerde Çin’in Sun Yat-sen Üniversitesi’nden gelen haberle de başta bilim dünyası olmak üzere konuyu takip eden tüm kesimler arasında yine farklı duyguların yaşanmasına neden oldu. Yapılan açıklamalara göre Sun Yat-sen Üniversitesi’nde faaliyet gösteren 16 kişilik bir araştırma gurubu dünyada ilk defa bir insan embriyosunun DNA’sını değiştirdi. Ahlaki endişeler nedeniyle tıp dünyasının en tartışmalı konularının başında gelen deney sonucunda kısmı olarak başarı sağlandığı duyuruldu. Söz konusu yöntemin başarılı olarak uygulanması halinde başta kalıtsal hastalıklar olmak üzere Alzheimer, Parkinson ve kanser gibi insan hayatını tehdit eden bilinen tüm hastalıkların ortadan kalkacağı belirtiliyor. Ancak DNA düzenlenmesine yönelik yöntemin kötü amaçlı olarak kullanılmaya başlanması halinde ise sadece insanın değil dünya üzerindeki tüm canlı türlerinin geleceği tehlikeye girebilir.

22

DNA PROGRAMLANIYOR

Protein & Cell dergisinde yayımlanan araştırmaya göre tıp dünyasında devrim yaratması beklenen yeni yöntemin adı kısaca ‘CRISPR-Cas9’. Adı çok fazla bir şey ifade etmeyen sistem DNA’nın kendini onarma özelliğinden faydalanarak genetik değişimi sağlayabiliyor. Bunun için bir protein değiştirilmesi planlanan DNA yapısının belirli bir noktasına yönlendiriliyor. Daha sonra protein üzerinde bulunduğu DNA sarmalını büyük bir hassasiyetle kesiyor. Bu aşamada DNA üzerinde yapılması planlanan değişikliğin kodu, DNA’nın kendini onarmaya başlamasıyla birlikte yapıya ekleniyor. Böylece DNA’nın yeniden yapılanma süreci yeni DNA koduyla gerçekleşiyor. Söz konusu kod herhangi bir hastalığın ortadan kaldırılması veya kötü huylu bir genetik değişimi daha hayata geçmeden önlemeye yönelik bir şifre içeriyor olabilir. Böylece tedavi daha ana rahminde bulunan bir embriyon üzerinde bile gerçekleştirilebiliyor. Tabi bunların hepsi teorik olarak beklenen etki. Peki gerçek hayatta ne oldu?

BAŞARI SINIRLI AMA…

Çin’in Sun Yat-sen Üniversitesi’nde çalışan 16 kişilik ekip toplam 86 embriyon üzerinde söz konusu yöntemi uyguladı. Bunların 71’i prosedürü sağ olarak atlattı. Sağ kalanların 54’ü üzerinde yapılan araştırmalarda ise CRISPR-Cas9 sisteminin 28 tanesinde etkili olduğu görüldü. Sonuç olarak ise hastalıklı DNA yapısının düzeldiği embriyon sayısının 5 ile sınırlı olduğu duyuruldu. Çinli yetkililer uygulamanın klinik ortamda uygulanmasının şu an için mümkün olmadığını ancak elde edilen küçük başarının doğru yolda ilerlendiğinin kanıtı olduğunu söyledi.

CRISPR-Cas9’un tehlikesi nedir?

• CRISPR-Cas9 metoduyla insanların DNA yapılarında, istenilen noktada, istenen değişiklik yapılabilecek.
• Böylece başta genetik olmak üzere insanı tehdit eden tüm hastalıkları yenmek mümkün olacak.
• Yöntemin benzer uygulamalara kıyasla çok kolay olması ve hızlı sonuç vermesi yaygınlaşmasını sağlayacak.
• Ancak CRISPR-Cas9’un daha da gelişmesiyle insanların hastalık harici özelliklerinin de değişmesi gündeme gelebilir.
• Bununla birlikte insanlar sahip olacakları çocukların başta cinsi olmak üzere saç, göz ve ten rengi gibi pek çok özelliğini belirleyebilecek.
• Bu aşamada DNA yapısında gerçekleştirilecek yeni düzenlemeler takip edecek tüm nesilleri etkileyecek.
• Söz konusu yöntemi silah olarak kullanmak isteyenler ise belirli ulusları veya insan ırklarını istedikleri gibi değiştirebilecek.
• Bu değiştirme operasyonu ise fiziki zayıflıktan başlayıp zeka geriliğine veya çok daha ötesi felaket senaryolarına ulaşabilir.

Sipariş bebek dönemi başlar

Bilim insanlarının CRISPR-Cas9 metoduyla tetiklenecek pek çok felaket senaryosunu tartışıyor. Bunların başında insan türünün artık tasarlanabilir bir nesneye dönüşmesi geliyor. Uzmanlar yöntemin sadece yeni nesillerin hastalıklara karşı korunması ile sınırlı kalmayacağını ve türün ‘ideal insan’ olarak belirlenecek bir standarda göre ‘tasarlanmasından’ korkuyor.

‘İnsanlığın attığı en önemli adım olur’

İnsan DNA’sına yönelik yeniden tasarlama imkanı sağlayan CRISPR-Cas9 yöntemine tepkiler sürerken sistemi sonuna kadar destekleyenler de yok değil. Başta ABD ve Almanya olmak üzere pek çok ülkeden bilim insanı söz konusu yöntemin olası tüm risklerine rağmen araştırılmaya değer olduğu ve hatta sonuç olarak insanoğlunun varoluş sürecindeki en önemli başarısına bile imza atabileceğini belirtiyor.