Avrupa’da yüksek seviyede futbol oynayan ve oynamak isteyen kulüplerin başarılarında kamera destekli dijital analiz programlarının payı her geçen gün biraz daha artıyor. Diğer yandan geliştirdikleri algoritmalarla galibiyetin formülünü yazan bilişim elemanlarının kulüp içerisindeki etkisi de gelen başarılara paralel sürekli artıyor
Geçtiğimiz haftalarda Spor Toto Süper Ligi dahil Avrupa’nın pek çok ülkesinde ikinci yarı karşılaşmaları dün oynanan maçlarla başladı. Takımlar mayıs ayının sonuna kadar başarı için ellerinden ne gelirse yapacak. Teknoloji ise pek çok konuda olduğu gibi futbol oyununu da değiştirmeye başladı. Özellikle Avrupa’da pek çok futbol kulübü takımların kurulması, kadroların belirlenmesi, antrenman süreçleri ve yeni oyun stratejilerinin geliştirilmesinde kamera destekli dijital analiz programlarına güveniyor. Sistemlerin yaygınlaşması ve yazılımların takımlara özel tasarlanmasıyla birlikte daha şimdiden pek çok kulüp kendi kazanma formüllerini önemli oranda geliştirmiş bulunuyor.
BU MAÇI UNUTMAK YOK!
Normalde bir maç sonrası maça yönelik olarak görüntünün haricinde topa sahip olma ve koşu mesafeleri gibi bir dizi istatistiki bilgi olur. Genel kanıya göre maç kazanıldıysa antrenör olayı iyi planlamış, oyuncular ise çok şahane oynamıştır. Diğer bir ifadeyle hayat güzeldir. Eğer beraberlik veya maç kaybı olduysa oyuncular üzüntülü bir ifadeyle, “bu maçı unutup önümüzdeki diğer maçlara bakacağız” der. Oysa analistlere göre her maç unutulmayacak kadar değerli bilgiler içerir. Bunun için saha kenarında 12 adet kamera ve akıllı yazılımlar kötü bir maç sonrası unutulmak istenen tüm gelişmeleri kaydediyor. Böylece maç sonrası rakamsal olarak yapılan değerlendirmeler doğruların veya hataların da rakamlarla belirlenmesini sağlıyor. Uzmanlar bilişim elemanlarının kadroda 12’nci adam durumuna geldiğini ve etkilerinin giderek arttığına işaret ediyor. Ancak doğru veriler ışığında geliştirilecek algoritmalar maçın sonucunu nasıl etkiler bilinmez ama kazandıran formülü bulana kadar daha pek çok maçın kazanılıp kaybedilmesi gerektiği kesin.
Uzmanlar 500 değişkeni inceleyip
Galibiyetin formülü bulmaya çalışıyor
Oyunu takip eden kamera destekli analiz sistemleri oyuncuların sezon boyunca gerek ligi gerekse takımın oyununu kritik seviyede etkileyen tüm hareketlerini tek tek sıralıyor. Bu sistemde futbol sahasının çevresine 12 adet kamera yerleştiriliyor. Her oyuncunun hareketini izleyen sistem oyuncu başına ortalama 3 bin top teması ve karşı oyuncularla mücadeleleri kaydediyor. Böylece hangi oyuncunun oyunu nasıl etkilediği ve takımın oyununa nasıl katkıda bulunduğu da anlaşılıyor. Ancak oyun başına en az 500 değişkenin oyunun gidişini değiştirmesi analiz konusunu neredeyse imkansız hale getiriyor. İşte profesyonel analizciler bu aşamada devreye giriyor. Uzman kadro oyun için en can alıcı verilerin belirlenip eğer mümkünse ‘galibiyetin formülünü’ bulmaya çalışıyor.
Kaleyi tutan dokuz şuttan biri gol oluyor
- Oyun 12 kamera tarafından inceleniyor.
- Oyuncuların tek tek her hareketi kaydediliyor.
- Bir oyununun tamamını analiz etmek 80 dakika alıyor.
- İstatistiklere göre kaleyi tutan her dokuz şuttan biri gol oluyor.
- Kaleye 30 metre mesafede kaybedilen topların yüzde 50’si gol olarak geri geliyor.
- Atılan gollerin yüzde 80’i dört veya daha az paslaşma sonucunda atılıyor.
- Futbol oyunu her geçen yıl biraz daha hızlanıyor.
- 2006/07 sezonunda yüksek seviyede oynayan bir takımda oyuncular ortalama 9.4 kilometre koşarken…
- …bu rakam geçen sezon 12.1 kilometreye yaklaştı.
- Bu da saniyede 5.5 metreye denk gelen çok sayıda kısa deparlar atma anlamına geliyor.
Gol getiren kornerin sırrı çözüldü!
İngiltere Premier Lig takımlarından Manchester City 22 maçtır kornerden gol atamıyordu. Kornerden atılan 400 gölü analiz edip dijital şablon hazırlandı. Buna göre doğrudan altı pasa sert ve falsolu olarak gelen kornerlerin yüzde 75 oranında gol olduğu anlaşıldı. Bu format üzerine çalışıldı. Sonraki 12 maçta takım kornerden 9 gol attı.
- Ayağında top tutmayıp hızlı oynayan puanları kapıyor
- Kaleye 30 metre mesafede kaybedilen topların yüzde 50’si gol olarak geri geliyor.
- Gollerin yüzde 80’i dört veya daha az paslaşmasonucunda atılıyor.