AB’de artan nükleer karşıtlığı yetkilileri enerji üretiminde yeni arayışlara yönlendirdi. Ülkeler santrallerini peş peşe kapatma kararı alıyor
Dünya üzerinde 32 ülke nükleer enerji kullanıyor. Halen faaliyette olan 443 nükleer santralde toplam 370 bin megawatt elektrik enerjisi üretiliyor. Bu rakam toplam dünya elektrik enerji üretiminin yüzde 18’ine eşit. Ancak nükleer ile ilgili endişeler ülkelerin bu teknolojiye olan taleplerinin giderek azalmasına neden oluyor. Nükleer taraftarları teknolojinin çevre dostu ve ekonomik olduğunu savunarak başka enerji kaynağına yönelmenin gereksiz olduğunu düşünüyor. Nükleer karşıtları ise radyoaktif atıklar ve Çernobil benzeri kaza ihtimalini gerekçe göstererek teknolojiden uzak durulmasını istiyor. Devlet adamları ise ortada kalmış durumda.
AB yol ayrımında
Bu kararsız tutumu Avrupa Birliği’nde de (AB) görmek mümkün. Yedi AB ülkesi, Danimarka, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Avusturya ve Portekiz enerji üretimleri için nükleer teknolojiyi kullanmıyor. İspanya 1984 yılında aldığı kararla nükleer enerji kullanımını kademeli olarak durdurma kararı aldı. İngiltere ise son 20 yılda yeni santral inşa etmedi. Almanya 1998 yılında aldığı kararla önümüzdeki 20 yıl içerisinde nükleer santrallerini kapatacağını duyurdu. Belçika’da aynı Almanya gibi nükleerden ayrılma planları yapıyor. Bu ülkelerin hepsi kamuoyundan gelen olumsuz tepkiler yüzünden nükleerden uzaklaşma kararı aldı. AB bünyesinde en farklı tutumu ise İtalya ve Fransa sergiliyor. İtalya elindeki dört adet nükleer santrali 1986 yılında Çernobil’de yaşanan felaketin ardından kapama kararı aldı. Ancak ülke nükleer santrallerinin kapanmasıyla oluşan enerji açığını zamanında kapatamayınca 2002 yılında tarihinin en zorlu enerji kriziyle karşı karşıya kaldı. İtalyan’lar şu sıralar elektrik ihtiyaçlarının yüzde 85’ini dışarıdan alıyor. İtalya’ya elektrik satan ülkelerin başında ise Fransa geliyor. Fransa doğrudan İtalya’ya sınırı olmasına rağmen nükleer enerji konusunda tamamen farklı bir strateji güdüyor. Ülke elektrik ihtiyacının yüzde 78’ini nükleer santrallerden elde ediyor. Uzmanlar AB içerisindeki bu farklılığın normal olduğunu, zira her ülkenin enerji elde etme konusunda kendi stratejisini kendi şartlarını göz önünde bulundurarak belirlemesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Nükleeri destekleyenler
- Temiz enerji kaynağı
- Santraller fazla yer kaplamıyor
- Maliyetleri hidroelektrik santrallerine kıyasla daha ucuz
- İklim şartlarına bağlı olmaksızın enerji üretebiliyor
- Kilowatt saat başına az miktarda atık oluşuyor
- Kilowatt saat enerji üretimi çok ucuz
- 100 yıllık Uranyum rezervi var
- Fosil temelli enerji kaynakları tükenmek üzere
- Santrallerin bacasından yalnızca su buharı çıkıyor
- Nükleer tıp veya işlemci teknolojisi gibi bilim dallarının gelişmesini sağlar
- Petrol ve doğalgaz bağımlılığı azalıyor
- Petrol, gaz ve kömür gibi kaynaklar tüketilmemiş oluyor
- Enerji sıkıntısı ortadan kalkıyor
- Ülkelerin ekonomik olarak rekabet gücü artıyor
Nükleeri istemeyenler
- Santraller riskli teknolojileri nedeniyle sürekli denetlenmek zorunda
- En ufak arıza bile felakete dönüşebiliyor
- Nükleer atıklar saatli bomba gibi
- Santralleri terör saldırılarına karşı da korumak gerekiyor
- Nükleer teknolojiyi kullananlar nükleer silah geliştiriyor
- Santrallerin bakım ve atık giderleri çok yüksek
- İlk yapım maliyeti yüksek olduğu için enerji fiyatları yüksek oluyor
- Nükleer teknolojilerin sürdürülebilmesi için çok kaynak ayırmak gerekiyor
- Nükleer enerji pahalı olduğu için üretici tarafında yeterli rekabet olmuyor
- Zenginleştirilmiş uranyumun satın alınması gerekiyor
- Nükleer atıkların depolara taşınması büyük tehlike arz ediyor
- Reaktörü soğutmak için kullanılan suyun ısınmış olarak nehirlere pompalanması ekolojik dengeyi bozuyor
- Nükleer kazalar az oluyor ama etkileri nesillerce sürüyor
- Nükleer enerji alternatif enerji teknolojilerinin gelişmesini engelliyor