Bir tarafta son 15 yılda 700 milyar dolara yakın dış yatırım alan Çin diğer yanda her yıl 300 bin bilişim uzmanı yetiştiren Hindistan. İki ülke 21’inci yüzyıla damgalarını vurmaya hazırlanıyor
Dünya ekonomisinin yavaşladığı dönemlerde bile başarı hikayeleri yazan Çin ve Hindistan dikkatleri üzerlerine çekmeye devam ediyor. BusinessWeek dergisi yaptığı araştırmada iki ülkenin hızlı yükselişlerinin önümüzdeki dönemlerde de devam edeceğine işaret ederek, Çin ve Hindistan’ın 21’inci yüzyıla damgalarını vuracaklarına dikkat çekti. Özellikle Çin 1.3 milyarlık nüfusuyla dünya ekonomisinin adeta ilgi odağı haline geldi. Ülke son 15 yılda aldığı 664 milyar dolarlık dış yatırım ile adeta dev bir üretim merkezi halini aldı. Dünyanın en büyük 500 şirketinin 400’ü burada üretim tesisi kurdu. Ülke sınırları içerisinde irili ufaklı toplam 530 bin yabancı şirket faaliyet gösteriyor. Ancak yatırımların tamamı ülke geneline yayılmış değil. Yatırımcılar ülkenin güney doğu bölgesinde yoğunlaşmış durumda. Nüfusun asıl çoğunluğunu oluşturan 800 milyonluk kısmı ise hala tarımla uğraşıyor. Bu bölümün kişi başına düşen milli geliri 354 dolar seviyesinde. Araştırmalara göre Çin gelecekte de ucuz üretim dünyasının motoru olmaya devam edecek. Hem elektronik ve hem de ağır sanayi üretimini aynı çatı altında, çok büyük miktarlarda ve en ucuza üretebilen tek ülke olacak. Ancak yeni teknolojilerin tasarlanması konusunda hiçbir zaman ön plana çıkamayacak. Bu konuda Japonya, G. Kore, ABD ve Almanya başı çekmeye devam edecek.
Bilişim kaplanda sorulacak
Hindistan ise yazılım, tasarım ve servis konularında gelişmeye devam edecek. Ülke özellikle her yıl üniversitelerinden mezun olan 300 bin bilişim uzmanıyla sektörün tartışılmaz öncüsü olmaya devam edecek. Ancak Hindistan hiçbir zaman Çin gibi bir üretim merkezi olmayacak. Ama Indian Institute of Science olarak bilinen ülkenin ünlü Ulusal Bilim ve Araştırma Enstitüleri özellikle bilişim dünyasına esin kaynağı olmaya devam edecek. Rakamlar iki ülkenin son 20 yılda dev adımlarla büyüdüğünü gösteriyor. Bu dönem içerisinde Çin her yıl ortalama yüzde 9.5, Hindistan ise yüzde 6 büyüdü. İki ülkenin sahip olduğu insan kaynağı ve ticari imkanlar dikkate alındığında ise bu ülkelerin önümüzdeki dönemlerde de yılda ortalama yüzde 7-8 oranında büyümeleri bekleniyor. Yapılan hesaplara göre Hindistan bu büyüme hızını koruduğu sürece yaklaşık 25 yıl sonra şu an dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Almanya’yı ekonomik büyüklük bakımından geride bırakacak. Çin ise 2050 yılına gelindiğinde aynı şekilde ABD’yi geride bırakacak. En geç 50 yıl içerisinde Çin ve Hindistan’ın dünya ekonomisinin yarısını yönlendireceği belirtiliyor. Forrester Research’in araştırmasına göre ise asıl ilginç tablo iki ülkenin el ele vermesi sonucunda ortaya çıkacak. Uzmanların “Çindistan” adını verdikleri bu model hayata geçecek olursa teknoloji ve üretim dünyası tamamen bu iki ülkenin kontrolüne geçecek. Ancak iki ülkenin üstesinden gelmesi gereken sorunlar da var. Bunların başında eğitim geliyor. Her iki ülkede ancak çok az sayıda insanına yüksek kalitede eğitim imkanı verebiliyor. Hayat standartları ise bölgelere göre büyük değişimler gösteriyor. Nüfusun büyük bir kısmı eğitim imkanlarından uzak kalıyor. Uzmanlar iki ülke yöneticilerinin en büyük savaşının ülke içerisindeki tezatlıkları ortadan kaldırmak olacağına işaret ediyor. Ancak şurası kesin ki Çin ve Hindistansız bir dünya ekonomisi artık düşünülemez.