Cep telefonunu hafife almayın

Siz cep telefonlarının öyle ufak tefek olmalarına bakmayın. Cihazlarla konuşmasanız bile onlar zaman zaman etrafa ışık hızında elektrik sinyalleri gönderir. Sorumsuzca davranıldığında bu sinyaller zarar verici olabilir.

Geçtiğimiz hafta yayımladığımız elektromanyetik alanlar, cep telefonları ve insan adlı incelememizde etrafımızı saran sayısız elektronik cihazın sağlığımız üzerindeki etkilerine ışık tutmaya çalıştık. Bu hafta ise tüm dikkatimizi cep telefonları üzerinde yoğunlaştıracağız. Cihazların bizi etkilediği gibi karmaşık elektronik aksama sahip uçak, otomobil, otobüs vb. hassas araçların da işleyişlerinde bazı sorunlara yol açabileceğini birlikte göreceğiz. Fakat incelemeye girmeden önce konunun özü hakkında biraz daha bilgi tazelememiz gerekiyor. Tehlikenin nereden geldiğini bilmek ve gerekli tedbirleri “önceden” alabilmek için GSM nedir, nasıl çalışır, temel prensipleri nelerdir gibi soruların cevaplarını bilmemiz gerekir. Şimdi gelin GSM (Global İletişim Sistemi) adı verilen ve tüm tehlikelerin anası olarak tanıtılan mobil telefon sisteminin gizemini birlikte çözelim.

GSM nasıl çalışır?

Cep telefonuyla konuştuğumuzda sesimiz, yazdığımız kısa mesaj veya gönderdiğimiz resimler telsiz sinyaline dönüştürülür. Sinyallerin doğru adrese gitmesi için sizin ve iletişim kurmak istediğiniz kişinin “kapsama alanı” içerisinde olması gerekir. Kapsama alanı “hücre” adı verilen küçük bölgelerin bir araya gelmesiyle oluşan dev bir ağdır. Bu yapı aynı kocaman bir bal peteğine benzer. Birbirine yapışık çok sayıda hücre bütün bir şehri, ülkeyi hatta kıtayı kaplar. Her küçük hücrenin içerisinde bir “baz istasyonu” bulunur. Cep telefonu sayısı ve kullanımı arttıkça hücre ve baz istasyonu sayısı da artar. Bu artışla birlikte her baz istasyonunun yaydığı ışıma (radyasyon) miktarı “artmaz” tam tersine düşer. Zira çoğalan baz istasyonlarıyla birlikte her istasyonun üstlendiği iş hacmi azalır. Böylece aygıtlar hiçbir zaman tam kapasite ile çalışmak zorunda kalmaz. Bu da az radyasyonun açığa çıkması anlamına gelir. Konuşma esnasında telefon anteninin gönderdiği sinyaller içerisinde bulunduğumuz hücrenin baz istasyonu tarafından algılanarak “merkezi bilgisayar”a yönlendirilir.

Hepinizi görüyorum

Merkezi bilgisayar tüm sistemin beynidir. Kimin nerede olduğunu bilir. Bunu nasıl mı yapar? Kulağa çok kolay geliyor: Açık olan her cep telefonu belirli aralıklarla içerisinde bulunduğu hücrenin baz istasyonuna “ben buradayım” sinyali gönderir. Eğer cep telefonu hareket halindeyse ve sürekli bir hücreden diğerine giriyorsa cebiniz algıladığı her baz istasyonuna “ben geldim” diye haber verir. Yani hareket halindeyseniz bu “yoklama” işlemi 3-5 dakikada bir tekrarlanır. Ancak telefon sabit duruyorsa hep aynı hücrenin içerisindeyse bu süre yarım saate kadar çıkar. Bu olayı kendiniz de test edebilirsiniz. Cep telefonunuzu televizyon veya radyonuzun yanına koyun bir süre sonra hoparlörlerden hepinizin yakından tanıdığı garip (dıbıdıb dıbıdıb) bir ses gelecektir.

İşte bu baz istasyonunun yoklamasıdır ve en çok bir saniye sürer. Sizin nerede olduğunuzu anlayan baz istasyonu bu bilgiyi kablo veya telsiz sinyali üzerinden merkez bilgisayara geçer. Bilgisayar bu yöntemle kimin nerede olduğunu öğrenir. Böylece dünyanın neresinde olursanız olun ister sabit ister mobil telefon üzerinden size ulaşmak mümkün hale gelir. Ayrıca yapılan görüşmenin nasıl ücretlendirileceği de sizin bulunduğunuz yere göre değişeceğinden yerinizin bilinmesi çok önemlidir.

Saniyede 217 tekrar ve…

GSM teknolojisinin frekans aralığı sınırlı olduğu için operatörler mevcut hatlardan en yüksek verimi elde etmek zorundadır. Bu yüzden iletişim esnasında kullanılan hat yalnızca karşılıklı konuşan iki kişiye ait olmaz. Hat aynı anda en çok 8 kişiyle paylaşılır. Söylediklerimiz bir bütün halinde değil küçük paketlere bölünerek baz istasyonuna gider. Bölme – gönderme işlemi 4.6 “salisede” bir yapılır ve 1 saniye içerisinde tam 217 (!) defa tekrarlanır. Ve işte tam bu noktada da sorunlar başlar. Tekrar sayısı elektrik dalgası olarak açığa çıktığı için çevreyi etkiler. Ancak etkileme insan ve hassas cihazlar üzerinde farklı şekillerde kendini gösterir. İnsanlarda “termik etki” adı verilen ısınma sorunu ortaya çıkar. Elektrik dalgalarını emen dokularımız ısınmaya başlar.

Bu ısınma çok düşük miktarda da olsa organlarımız bunu hisseder. Özellikle elektrik sistemiyle çalışan sinir sistemimiz bu tür dış etkilerin hemen etki alanına girer. Baş ağrısı, titreme, uykusuzluk, kalp çarpıntısı gibi bünyeye bağlı birçok farklı tepki ortaya çıkar. Bu belirtiler uzun süreli cep telefonu kullanımı veya ışımanın bol olduğu yerlerde kendini gösterir. Örneğin alçak basınç sonucu üzerimizden geçen elektrik yüklü yağmur bulutları da birçok insanı benzer şekilde etkiler. Böyle havalarda bazı elektronik cihazların düzgün çalışmadığını görmüşsünüzdür. Tüm bunların nedeni havadaki yoğun miktardaki manyetik alanlardır. Peki arabalarımız da manyetik alanlardan etkilenir mi? Cevabı aşağıda…..

Dikkat! GSM rotanızı şaşırtmasın

Aşırı şekilde kullanıldığında sağlığımızı tehdit edebilen cep telefonları otomobilleri de etkiliyor. Araştırmalar cebin araba içerisinde yaydığı telsiz sinyallerinin araca zarar verecek seviyede bulunduğunu gösteriyor.

Elektronik cihazlar yaşadığımız çağda insanın hayatını kolaylaştıran en önemli araçların başında geliyor. Çok çeşit ve sayıda karşımıza çıkan ürünler zaman zaman etrafa yaydıkları manyetik dalgalar yüzünden insanları etkiledikleri gibi birbirlerine de zarar verebiliyorlar. Bu yüzden tasarımcılar cihazları kullanım esnasında diğer araçların yaydığı elektro manyetik alanlardan etkilenmemeleri için özel donanımlarla desteklerler. Fakat buna rağmen sorunların ardı arkası kesilmez. Zira ister iş yerinde ister evde veya özel hayatımızda kullandığımız her türlü elektronik alet sürekli yenilenir ve marifetleri de durmaksızın artar. Bu da çevremizdeki manyetik alanın hızla yoğunlaşması anlamına gelir. Gelin kullandığımız araçların bu manyetik alanlardan nasıl etkilendiğine bir göz atalım.

Otolar çok hassas

Cep telefonlarından etkilenme bakımından en çok şikayet araba sahiplerinden geliyor. Nasıl gelmesin ki? Dört tekerlekli bilgisayarı andıran arabalarda elektronik arıza neredeyse kaçınılmaz hale geldi. Günümüz otomobillerinde ortalama 30-40 işlemci aracın farklı fonksiyonlarını hem çalıştırıyor hem de çalışma şeklini sürekli denetliyor. Herhangi bir arıza anında merkezi bilgisayar sorunu ikaz ışığı veya sinyal sesi yardımıyla sürücüye duyuruyor. Tamamen dijital teknolojinin hakim olduğu günümüz arabalarının uzaktan kumandalı anahtarının içerisinde bile 1969 yılında Ay’a gönderilen Apollo uzay aracındakinden daha fazla elektronik güç bulunuyor. Böylesine hassas bir yapının manyetik dalgalardan etkilenmemesi mümkün mü? Elbette firmalar seri üretime geçmeden araçlarını yüzlerce testten geçiriyor. Ancak asıl test daima gerçek hayatta ve sıradan insanlar tarafından yapılıyor.

 Rakamlar ne diyor?

Bu arada bilim adamları da boş durmuyor. Evet, cep telefonlarının sağlık konusunda zararlı mı veya zararsız mı olduklarına dair henüz kesin bir kanıt ortaya koyabilmiş değiller ancak elde ettikleri rakamlar başta otomobillerimiz olmak üzere kullandığımız araçların manyetik alan sınırlarını net olarak ortay koyuyor. Buna göre bir otomobil içerisindeki teknik donanım 100 V/m’lik bir manyetik alan gücüne dayanabiliyor. Yani tüm sistemler bu sınır değere kadar mükemmel bir işleyiş gösteriyor. Ama ne yazık ki araç içerisinde açık durumda bulunan bir cep telefonu 100 V/m’lik bu kritik değere ulaşacak kadar manyetik alan etkisi yaratıyor. Peki bu değerin üzerine çıkıldığında “neler olabiliyor”? Her şey olabilir. Örneğin en çok dile getirilen iki sorun. Birincisi ABS adı verilen fren sistemi arıza yapıyor veya hava yastıkları aniden açılıveriyor. Bu arızalar artık yeni nesil otomobillerde tamamen ortadan kalktı. Zira araç elektroniği GSM teknolojisine göre yeniden yapılandı. Peki ya eski model araçlar? Özellikle 80’li yılların tamamı ve 90’lı yılların ilk yarısından kalma otomobil ve otobüslerin içerisinde cepler kullanılırsa başta bu arızalar olmak üzere çok farklı sorunlar yaşanabilir.

 Camlar püfür püfür

Yeni nesil araçlarda ise cep telefonları alarm sistemi, kapı kilidi ve elektrikli camları etkiliyor. Arabaların uzaktan kumandalarıyla idare edilebilen bu özellikler telsiz dalgalarına çok duyarlı. Cep telefonuyla konuşurken veya kısa mesaj yollarken yanınızda park halinde olan bazı araçların alarmı devreye girebiliyor. Aynı durumu yağmurlu bir havada peş peşe düşen yıldırımların ardından ortaya çıkan kısa süreli manyetik alan sonrasında da gözlemek mümkün. Böyle durumlarda genellikle elektrikli camlar kendiliğinden 2-3 parmak açılabiliyor. Araç düşen yıldırımın yaydığı elektrik dalgalarını elinizdeki uzaktan kumandanın telsiz dalgası zannediyor. Fakat asıl tehlike cep telefonunun aracın donanımını bozması değil. Asıl tehlike telefonla konuşurken araba kullanmaktır. Araştırmalar cebiyle konuşurken araba kullanan bir sürücünün reaksiyon süresinin sarhoş bir sürücüden daha kötü olduğunu ortaya koydu.

Azrail’le çiftetelli

Saatte yalnızca 50 km. hızla hareket eden aracınız içerisinde çalan telefonunuzun ekranına 1 saniye süre ile bakacak olursanız yolun yaklaşık 14 metrelik bir bölümünü kör olarak gitmiş, yani görmeden gitmiş oluyorsunuz. 80 km. hızda bu mesafe 22 metreye, 100 km. de ise tam 28 metreye (!) çıkar. Cebinize 2 saniye süreyle baktığınızda mesafe 60 metreye yaklaşır. Sokağa çıktığınızda 60 adım atın. Sonra dönüp arkanıza bir bakın. Geride bıraktığınız mesafeyi iyice gözden geçirin. İşte arabada ceple konuşurken bu mesafeyi görmeden geliyorsunuz! Akli dengesi yerinde olan bir insan kendini ve sevdiklerini, hür iradesiyle böyle bir riske atar mı? Hem de bir telefon uğruna? İster elinizde ister araç kitiyle, arabada cep telefonu hem sizin hem aracınız için çok büyük bir tehlike. Bu gerçeği kabul etmek için kaza gününü beklemeyin.

Uçakta hele hiç olmaz

Yukarıda arabaların hassas teknolojilerinden söz ettik. Siz bir de uçağı düşünün! İçerisinde 8 bin işlemci, 12 bilgisayar ve 10 bin kilometre kablonun bulunduğu tam anlamıyla bir dijital gövde gösterisi. Sizce böyle bir araçta cep telefonundan etkilenecek bir veya birkaç donanım olamaz mı? Bal gibi olur. Yıl 1998. Bir yolcu uçağı ABD’nin Denver şehrinden New Jersey’e hareket ediyor. Uçak pistten hızla gökyüzüne yükselirken pilot kabininde yüksekliği gösteren ekran aniden kararıyor. İçerisinde 200 kişinin bulunduğu uçağın pilotu ne kadar yükseldiğini bilmeksizin, adeta kör olarak tırmanışını sürdürüyor. Kısa bir süre sonra ekran yeniden düzgün olarak çalışmaya başlıyor. 1 saat sonra yardımcı pilot kılavuz sistemindeki bir arıza yüzünden uçağın asıl rotasından 30 derece sapmış olduğunu tespit ediyor.

Durumdan şüphelenen pilot, hostesinden yolculara bir göz atmasını istiyor. Görevliler bazı yolcuların cep telefonu, CD çalıcı ve dizüstü bilgisayarı kullandıklarını belirliyor. Uyarı sonucunda “uyanık” yolcular cihazları kapatıyor. Ve tam 90 saniye içerisinde uçak kendiliğinden gerçek rotasına geri dönüyor. Uçak kabini kapalı bir kutu gibidir. Cihazların yaydığı manyetik dalgalar açık havada olduğu gibi dağılacak yer bulamaz. Çevreye olan etkileri normalden çok daha fazla olur. Bu yüzden az sayıda da olsa her türlü dijital cihaz uçağın sistemlerine zara verir. Aynı durum hastaneler için de geçerlidir. Burada bazı insanların hayatları tamamen cihazlara bağlıdır. Gereksiz yere yapılacak bir görüşme insanların canına mal olabilir. Amma çok sorun var değil mi? Oysa çözüm ne kadar da kolay. Yapmamız gereken sadece telefonumuzu sakıncalı mekanlarda kapalı tutmak. Böylece ne bize ne de başkalarına zarar gelmeyecek. İşte çözüm bu kadar basit.

 

Cihazların Manyetik Alana Dayanabilme Sınırları
Araç Tipi Dayanabildiği Sınır Değer (Volt/Metre)
Eğlence Elektroniği 3 V/m
Ev Aletleri 3 V/m
Bilişim Cihazları 3 V/m
Tıbbi Cihazlar 3 V/m – 10 V/m
Sanayi Elektroniği 10 V/m
Otomobil Elektroniği 100 V/m
Uçak Elektroniği 600 V/m
Askeri Donanım 5670 V/m
Kaynak: EMVU

 

Cep telefonları rahatlıkla elektronik arızaya yol açabilir
Cihaz adı Mesafeye Göre Yaydığı Manyetik Güç (Volt/Metre)
3 V/m 10 V/m 100 V/m
Kablosuz Ev Telefonu 1.5 m 40 cm 1 cm
Cep Telefonu 3 m 1 m 1 cm
Baz istasyonu 40 m 12 m 1 m